31 Mayıs 2011 Salı

Peki Rolland Garros’ta Bizi Görebilecek Mi?

Şimdi oturdum evde ,keyifli keyifli Federer’in maçını izliyorum Rolland Garros’ta.İzlerken aklımdan ah bir turk te burda maç yapıyor olsaydı diye iç geçirmediğim 1 dakika yok. Dünyanın en prestijli turnuvalarından birinde bir başarı zamanı gelmedi mi? O alt yapıya artık yönelsek hani diyorum.Tamam eywallah 3 tane Turk futbolcu da gönderdik Real Madrid’e. Futbol dışında olan herşey artık uzak olmasın bize.Bu ulkede cok yenetekli gencler var,imkansızlık yuzunden yetenegını kesfedemıyor bıle cogu. Bu ulkede sadece Futbol ve Basketbol desteklenmesın.Ailerler de bunun farkına varsın artık. Tenis,atletism,voleybol para kazanılmıycak kapı olarak duruyor hala.Marsel bunu biraz kırdı.Daha da fazlası gelmeli...

Fatih Terim Üzerine Birkaç Düşünce;




Gerek Milli Takıma gerek Galatasaray’a ve ülkede ki çoğu insana yaşatmadığı sevinc kalmadı tamam.Türk Futbolu onunla ilkleri yaşadı,çağ atladı tamam.Peki ondan sonra neoldugunu niye kimse konuşmaya cesaret edemiyor. 10 senedir tek bir kupa bile görmedi “İmparator”.
Kötü antrenor olduğu için değil,egolarına yenildiği için göremedi. Ben öğrenmem,öğretirim sözü aslında herşeyi anlatıyor Fatih Terim’e dair. Ben bu sezon 10 dan fazla premier lig maçı izlediğine dahi inanmıyorum,izlediyse bile göz ucuyla dostlar alışverişte görsün diyedir. Oysa bu kadar bol vakti olan başka bir teknik direktor de yok.Şu an butun piyasayı kurt gibi biri olarak ta dönebilirdi Florya’ya.Kallstroem u ızlemeye gıttı neden? Aysal ve ekibi çoktan on anlasma yapmalarına ragmen Fatih Terim onayı gelmesı ıcın gıttı ızlemeye.Ben tanımadıgına yuzde yuz emınım,bu transferın bu kadar uzun surme sebebı de budur bence.Madalyonun öbür tarafında ise Florya’yı kım adam eder deseler gözüm kapalı Fatih Terim derim.Otoritesi,futbolcuların ona bakış açısı,onları motive etme yeteneği tartışılmaz.Tartışılmaz da bunlar da dünya kulubu olma yolunda bir adım mıdır onu sormak gerekir?

Hiddink Gider Mi?




Hiddink ile Abromovic’in yakınlığını bilmeyen yok.Hatta Hiddink için hala Chealse’ye danışmanlık yaptığını menajeri bile kabul etti. Belçika maçını kazanırsak Hiddink kesin gider.Kimse de birşey diyemez.Diğer senaryo Federasyonun kulup takımı ile beraber yönetmesine izin vermesi.Bana da en mantıklısı bu gibi geliyor,daha önce yaptı ve başarılı da oldu.Peki ya Belçika maçını kaybeder,üstüne Hiddink “benden bu kadar” dese ne olur?
Düşünmek bile istemiyorum.

DROGBA




Baştan söliyim transferin çok zor olduğu açık.İstenilen paralar dudak uçuklatıcak cinsten.Son bir teklif veren Galatasaray yönetiminin senelik ücreti 6 Milyon euroya çıkardığı ve 4 senelik sözleşme imzalamak istediği konuşuluyor.Eğer doğruysa muazzam bir teklif Drogba için.Yaş kemale ermiş,imzalayabiliceği son kontrat bu onun için ve bol sıfırlı.Ada Basınında ise Chealsea’nin Drogbayı bırakmak istemediği,onun yerine Anelkayı gözden çıkardıkları söyleniyor. Hiddink’in gidişine de bağlı tabiki.2 tarafta Belcika maçının sonucu bekliyor.Olursa Türkiye’ye gelmiş en formda yıldız statusunu almış olur.Minimum 20 atar ayrı konuJ
 

 




















                   Messi                                                                                                 C.Ronaldo
                   Lebron                                                                                              Kobe Bryant


Bana sorsalar al lebronu ver kobe’yi derim. Miami şampiyon olmasın,
Sokaklara çıkıp sabaha kadar kutlamayan adam değildir.

17,5




Önümüzdeki sezon Spor Toto Süper Ligimizde 17 Türk Teknik direktörle girme ihtimali çok yüksek,18. de Şota olduğu için yarım ordan geliyor.Bugünler de herkes tutturmuş bi 17.5 diye yüzler gülüyor. Buraya getirdiğin dünyaca ünlü hoca da olsa ,arkasında durmadıktan sonra fayda etmediğini artık Konyaspor bile öğrendi.Türk Hocalarda artık yolun altyapıdan geçtiğini fazlasıyla anladılar.Bu da büyük bir artı,Kulüpler de bu baskıyı bir tek yerli antrenörlerin kaldırabildiğini biliyor.Benim güvenim sonsuz,bizim de taraftar olarak sabırlı olmayı öğrenmemiz lazım.Herkes bir ders çıkarsın işte.

Şimdi Konuşsana Aziz



Geçen sene Rüştü eski takım arkadaşı,yeni Ankaragücü teknik direktörü Ümit Özat’a
“Hadi sıra sizde” diye Fenerbahçe maçı öncesi mesaj atması ortalığı birbirine katmıştı.Aziz Yıldırım bu mesajı açık bir şike olarak nitelemiş ve savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.Şimdi dün Emre Belözoğlu ağzından çıkan sözler üzerine ne düşünüyorsun?Aynı suç duyurusunda bulunabilicekmisin? “oğlum Kaan,ben Emre abin,yarın fazla yormayın,aldırıcam seni buraya,başkanla beni kavga ettirme” kelimeleri ne anlama geliyor?Hemde tam Fenerbahçe maçı öncesi.Herkes aptal, bi siz akıllısınız? O zaman kanal kanal gezen Aziz Yıldırım şimdi aynı erdemliği gösterirse,o zaman büyük başkan olur.Milli maç öncesi bu olay fazla büyütülmemeye çalışılıyor ama dönünce birilerine fatura kesilmek zorunda.

İnsanlık Anıtı;




Yukarıda gördüğünüz fotograftaki futbolcu Eric Abidal. Barcelona'nın profesyonel futbolcusu.Detay da veriyim;sol bek
Fakat son bir ayda hem onun yaşadıkları hem de takım arkadaşlarının ona yaşattığı duygular tabiri caizse insalık örneği.
Bu fotograf çekilmeden tam 45 gün önce Eric Abidal tümör teşhisiyle bıçak altına yattı.Karaciğerinde tümör tespit edildi ve futbol hayatının biteceği söyleniyordu. Tam 45 gün sonra aynı insan Şampiyonlar ligi finalinde ilk 11 olarak sahaya çıktı. Bu zorlu 45 günlük periyotta arkadaşları onu hiç yanlız bırakmadı.Antreman sonrası ziyaretler,her maçtan sonra ona gönderilen mesajlar,forma altına yazılan yazılar....
Dün son jestini yaptı takım arkadaşları ona. Kaptanı olmamasına rağmen Dünyanın en prestijli kupayı kaldırma onurunu ona layık gördüler.
Takım olarak ta bu kupayı onun için kazandıklarını ifade ettiler. Günümüzde kalmayan Futbol Romantizmini, futbolun sadece futbol olmadığını bize kanıtladılar.Hem de en mütevazı bir şekilde,kimsenin gözüne sokmadan..Teşekkürler hepinize..

NBA ve Düşen Reytingler




Dünyanın en büyük basketbol organizasyonu, Dünyanın en iyi basketbol ligi.Dünyanın en çok kazanan sporcuları;ve bu sene beni
hiç biri heyecanlandırmıyor nedense. Giderek takım oyunundan uzak ,tek kişilik bir oyuna dönmeye başlayan NBA ,reytingler bazında da büyük bir düşüş yaşıyor. Normal sezonun sonunda en (basit ve kaba bir açıklama ile) sonuncu olan takımlar draft seçmelerinde ilk sıralarda yer alıyorlar.Bu sistem sayesinde kulüp düşük bütçeli dahi olsa bir sonraki sezon geleceğin en iyi oyuncularında ilk seçme hakkını kazanıyor.Amaç belli adaletli bir şekilde lig de dengeyi tutmak.Sıkıntı da burda başlıyor bana göre. Basketbol(NBA) giderek bir atletiklik yarışına dönmüş vaziyette. Eskiden bir oyuncu bir takımı bu kadar sırtlayamazdı veya etki edemezdi. Takım oyunu,kurallar(alan savunması yasaklandı) gibi kavramların evrim geçirmesiyle oyun bana göre sıkıcı bir hal aldı. Nerden aklına geldi bu konu diye sorarsanız;Gelmiş geçmiş en büyük oyuncularla kıyaslanan LeBron'a uyuz oluyorum:)  burdan geliyor. Tek başına bir insanın bu kadar etki etmesi beni fena hade oyundan soğutuyor. Geçen sezon Cavaliers LeBron ile final oynarken, bu sezon gitmesi ile Cavaliers tarihinin en düşük galibiyet oranını aldı(19 galibiyet,63 malubiyet). Şimdi bir adamın bu kadar farkettirmesi demek aynı zamanda bu sezon Miami Heat'in şampiyon olucağının kesinleşmesi demek değilmidir? Zaten elinde Wade gibi bir süper yetenek var yetmedi yanına LeBron,yetmedi yanına bir Bosh,,ee diğer takımlar napsın peki?. Sonuç; eskisi gibi heyecanı olmayan bir lig ve düşen reytingler.Bravo

Türk Oligarkları;




Bu kelime ,dağarcıgımıza sağolsun Ruslar tarafından sokuldu. Sovyetlerin dağılması ile beraber türeyen genç zenginlerin adı bu Rusya'da;Oligark
Enerji,ulaşım,silah gibi sanayilerde devletin varlıklarını 3 kuruşa alıp su an milyarca dolarlık servetlerin sahibi durumundalar. En ünlüsü de Roman Abramovic tabiki. 25 milyar dolara yakın şahsi servetiyle dünyanın en zengin 10 kişisinden biri. Peki o naptı, bütün çocukların rüyasını gerceklestirdi. Premier Lig ekiplerinden Chelsea'yi alıp dünya gündemine oturdu.Bugüne kadar kulüp için harcadığı resmi rakam 600 milyon euronun üstünde.Şımarık bir çocuk edasıyla istediği oyuncuları aldı,sattı.Başarılı da oldu. Onun peşinden diğer Ruslar, Araplar ve Hintli zenginler geldi. Premier ligde ki 20 takımdan 17 si yabancı sermayenin elinde şuan. Büyük paralar ve büyük transferler,fiyaskolar sevinçler.....
Bu durumun Türkiye'ye yansımasıda tabiki oldu.Bügün itibarıyla Kulüplerimizin,özellikle 4 büyüklerimizin bu gibi durumla karsılasması imkansız.Çünkü dernek olarak yönetiliyor ve kulübün bir kişiye satılması söz konusu dahi değil. Peki bizde durum nasıl işliyor? Anlatıyım;
Önce kulübe başkan oluyorsunuz,bir sonraki etap kulübün(ki genelde büyük borçlar altında 4 büyük kulüpte) yeni sıcak para arayışı etabında şahsi olarak banka borçlarına kefil oluyorsunuz.Kulüp ödemediği için kefil olarak siz ödüyorsunuz ve böylelikle kulüp size borçlu oluyor.Bugun BJK kulubunun Serdar Adalı ve Yıldırım Demirorene' olan borcu 120 MİLYON TL civarında.Evet yanlış duymadınız. Şimdi bu durumda yeni bir şeçim yapıldıgı zaman Hangi aklını seven kişi kalkıp kulübe başkanlığını koyabilir??.Geldiğiniz gün eski başkan kulübün ona olan 100 milyon TL olan borcunu istese? Hacizle dayatsa?. Bügün BJK kulübünün mali durumu bu kadar karanlıktır. 2012 UEFA Kriterlerine uyma zorunluluğunun uygulanmasına 1 seneden az bir zaman kalmışken bu yükün altından nasıl kalkıcaklar mechul.Taraftar için önemli olan Forlan,Quaresma ve Necip,gerisi teferruat. Şimdi aynı sorun GS içinde mevcut.Her ne kadar yeni başkan cebimden para vermiycem,kulübü kendime borçlandırmam dese de kuyruklu bir yalan gibi duruyor.Zira kulübün borç batağında olduğu aşikar bu ay sonunda acilen ödenmesi gereken 50 milyon dolara yakın bir külfet var.Bunların yanında yeni sezonda yapılandırılan bir takım ve yine harcanan milyon eurolar.Bu para dengesini kulübün kendi özkaynakları ile yapması nerdeyse imkansız.Başkanın para aktarması kaçınılmaz. Önümüzdeki yıllarda ne mi olur: Yaşasın Türk Oligarkları.

Bolt-Uzaydan Gelen Adam




Geçen hafta sonu Diamond League de müthiş bir final izledik. Olimpiyatlardan sonra en önemli Atletizm organizasyonlarından biri olarak kabul edilen Diamond League de 100 metre finali tam anlamıyla nefes kesti.Tarihin en hızlı 100 metre koşucusu olan ve hala rekoru elinde bulunduran Usain Bolt ile onu en fazla zorlayacak atlet kabul edilen Asafa Powell bize yine bir şölen izlettiler.Aslında izlettiler derken burda Powell'a biraz yiğidi öldür ama hakkını ver mantığından yola çıkarak pay veriyoruz.Zira Bolt adeta dalga geçti,sadece Powell'la değil bütün izleyen seyircilerle de. Kötü bir çıkış sonrası herkesin beklenenin aksine Powell son 20 metreye önde girdi ve tam galiba geçiyor derken,inanılmaz bir şey oldu; Bolt, tabiri caizse vitesi arttırdı ve 20 metre gibi kısa bir mesafede geriden gelerek finiş çizgisini Powell'a bakarak önünde bitirdi. Yarış bittiğinde herkes birbiribe bu nasıl oldu gibi bakıyordu adeta. Medya da başlıkların çoğu "Bolt avans verdi" ve ya "Bolt dalga geçti" gibi cuk manşetler oldu. Burda altını çizmek istediğim konu Powell gibi tarihte başarılı atlletlerin,sporcuların bazen hayatın tokadını en talihsiz(şanssız) şekilde yemeleridir.Çok başarılı olabilirsin,her gün aksatmadan antreman düzenli hayat ve bedenini sonuna kadar zorladıktan sonra; tanrı vergisi yeteneğiyle biri gelip yanınızdan geçebiliyor ve yapacak fazla birşeyiniz yok. Buna benzer bir çok örnek vardır spor tarihinde;Michael Jordan-Karl Malone,Lionel Messi-Cristiano Ronaldo ve son örneği Bolt-Powell. Afederseniz ama yarış öyle bir sonlandı ki,Powell 10 sene daha bir tarafını yırtsa yine geçemez havası esti pistte. Ben böyle adamlara uzaydan gelen adamlar diyorum,başka bir tarifi yok çünkü

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Emenike ve bilinmeyenler denklemi;




Fenerbahçe sonunda mutlu sona ulaştı. Emenike karşılığında Karabükspor ile 7+2 milyon euroya  anlaşmaya vardı. O 2 milyon euro ne diye sorar gibi olduğunuzu tahmin ediyorum. Fenerbahce önümüzdeki  4  sezon içinde eğer Emenike’yi başka bir  takıma satarsa bu rakamı Karabükspor’a vericek. Rakamsal olarak Karabükspor tarihine geçicek bir transfer aslında.Bu para Karabükspor’un spor toto süper lig de daha uzun sureler kalması ıcın yapılıcak alt yapı hazırlıkları ıcın yeter de artar bile.
Gelelim işin bir de “ETİK” boyutuna. Emenike sırf seneye Fenerbahce de oynamak adına son 3 lig maçında takımını satmıştır. Sakatlığını bahane ederek (tam sakatlık da degıl agrıları oldugunu söylemiştir ve kulüp doktoru iğne ile oynayabileceğini teknik  kadroya bildirmiştir.)ki, bir maçın FB ile olması manidardır,takımı ile sahaya çıkmamıştır.Şampiyonluk yarışının en kızıştığı  dönem de böylesi açık bir hatır şikesi ben hatırlamıyorum.Daha sı aklım da almıyor. Sağolsun basınımızda bu konuyu örtbas etmek için elinden geleni yapmıştır. Son basın toplantısında Şenol Güneş basbas bağırarak Hürriyet gazetesini Fb tv den bile daha yanlı yayın yaptığını alenen söylemiştir. Peki ne değişti?
2 günlük magazinsel bir yayın ve yine Fenerbahçe gerçekleri. Teşekkürler Azizim, Teşekkürler Türk basını.